Haberi Sesli Dinle

 Çünkü, bir gün öncesinden bakanlığının ‘tasarruf genelgesi’ yayınlanmış, yayınlanır yayınlanmaz da sosyal medyanın ortamına düşmüştü; mutlaka bu konu hakkında soru sormalıydım. Tasarruf genelgesine ‘Aklınla Verimli Yaşa’ adı verilmişti. Ama, tasarruf diye ortaya konulanlar ‘akla ziyan’ bir durumdu. Dolayısıyla bunu hazırlayanlara olsa olsa ‘Aklınla Bin Yaşa’ demek gerekiyor. Mesela genelgeden bir örnek vereyim; bireylerden sudan ve enerjiden tasarruf için duşlarını 4 dakika içinde almaları isteniyordu. 4 dakikanın tespiti için de ‘kum saati’ kullanmaları öneriliyordu. 
Dolayısıyla Bakan Dönmez’in bu genelgeyi okumadığını düşünüyordum. Maliye Bakanı Nebati’nin ‘Neo klasik epistomolojik bir kopuşun temsil edildiği heteredoks yaklaşımın sergilendiği bir zamanda’ kum saatinin ne işi olabilirdi ki? Bakan Dönmez’e, ‘siz bu genelgeyi okudunuz mu?’ diye soracaktım. 
*
Basın toplantısının yapılacağı salonu gittim. Partililer, bakanın oturacağı masada ‘daha kimlerin’ oturacağını, bunların isimliklerinin yazılması gerektiğini tartışıyorlardı. Görevlilerden biri ‘Faruk Özlü’ için ‘Belediye Başkanı’ isimliğini not aldı. Hemen düzeltme geldi. İsimliğe ’65. Dönem Bilim ve Sanayi Teknoloji Bakanı’ yazılması gerektiği bildirildi. Lakin bir sorun vardı, isimliğin kağıt ölçüsü diğerlerine göre pek ayarsız kalacaktı. Sonra baktılar masada 9 kişi olacak. Tıkış tıkış oturacakları için isimliklerden vazgeçildi. 
*
Doğalgaz falan derken konu son olarak Akçakoca’daki sondajlara gelince ‘tamam’ dedim, ‘mevzuu bitiyor, sorumu sorabileceğim’ diye düşünürken Bakan birden sözü genelgeye getirdi. ‘Bizim kültürümüzde israf zaten hoşgörü ile karşılanmaz’ dedi, son noktayı koydu. Sorum güme gitti tabii ki, çünkü Bakan meğer genelgeyi okumuş.
*
Bakan ve heyet Cuma namazı için Cedidiye camine gittiler. Hepsinin altında araba. Belediye meydanına doluştular. Ambulans, AFAD arabaları derken konvoy bir türlü bitmiyor. Camiye girdiklerinde arabaları saydım. 54 adet. Sonra baktım biri farklı, küçük model bir araba var. Meğer camiye gitmek için vatandaşın biri konvoy imkanlarından yararlanmak için arabasını park etmiş. Bu arabayı çıkardım, konvoydaki araç sayısı 53’e indi. 
*
Konvoydaki bu rakam ‘enerji koordinasyonun’ yapılacağı salonun önündeki park alanında 224’e çıktı. Bakan heyetinin bulunduğu alanda 49 araç, kalanları da kültür merkezi önündeki alanda yer aldı. Bir gazeteci olarak salona girerken, 49 aracın tamamı çalışır durumdaydı. Sonra anladım ki bu araçların klimaları çalıştığı için kontak kapatmıyorlar. O gün hava biraz sıcak. Zevat serin serin arabalarına otursun. 
Ankara’dan gelenlerin bu haline alıştık da, 81 plakalı bazı kurum müdürlerinin de arabaları çalışıyor, kontak kapatmamışlar. Sonra yine anladım ki, ‘seninki can da benimki patlıcan mı’ meselesi hakim. 
*
Gün boyu koşturduğum için, duş almam gerekti. Banyoya girerken, eşimden kum saatini istedim- bir zaman hediye gelmişti-. Kızmış, atmış. Niye böyle hoşgörürüz davranış gösterdi, anlayamadım. Oysa bizim kültürümüzde hoşgörü esastır.